Ramazan ayının en çok hatırlanan tatlılarından biri kesinlikle güllaçtır. Hem lezzetli tadı hem de kültürel bağları ile Ramazan sofralarının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olan güllaç, hafif yapısıyla ve serinletici özelliğiyle iftar sonrası tercih edilen tatlılar arasında öne çıkar. Ancak güllaç, sadece Ramazan döneminde sıklıkla tüketilen bir tatlıdır. Peki, güllaç neden yalnızca bu özel ayda tercih ediliyor? İşte güllaç tatlısının Ramazan ile bu kadar yakın bir ilişkiye sahip olmasının ardındaki sebepler...
NEDEN SADECE RAMAZAN'DA?
Güllaç yaprakları her mevsim bulunabilse de, özellikle Ramazan ayında büyük bir ilgi görmektedir. Bu dönemde üreticiler, artan talep doğrultusunda üretimlerini artırarak güllaçın iftar sofralarında yer almasını sağlıyor. Ramazan süresince, geleneksel alışkanlıkların ve yükselen talebin etkisiyle güllaç daha fazla rağbet görür. Öte yandan, diğer aylarda talep azalır ve güllaç neredeyse sadece Ramazan ayı boyunca tercih edilir.
HAFİFLİĞİ VE FERAHLIĞI İLE GÜLLAÇ
Ramazan ayında genellikle ağır tatlılardan kaçınılır, daha hafif ve serinletici seçenekler tercih edilir. Güllaç, sütlü yapısı ve hafif dokusu sayesinde mideyi rahatsız etmez ve iftar sonrasında tatlı olarak mükemmel bir tercihtir. Özellikle sıcak yaz günlerinde ferahlatıcı etkisi, güllacı Ramazan sofralarının vazgeçilmez bir unsuru haline getirir. Bu tatlı, Ramazan boyunca hafif ve rahatlatıcı bir tat arayanların en çok tercih ettiği seçenekler arasında yer alır.
OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE UZANAN KÜLTÜREL ZENGİNLİK
Güllaç, Osmanlı mutfağından günümüze ulaşan zengin bir kültür mirasıdır. Kuşaklar boyu aktarılan bu tatlı, uzun yıllardır Ramazan sofralarının ayrılmaz bir parçası konumundadır. Osmanlı döneminden itibaren özellikle Ramazan ayında sofralardaki yerini alan güllaç, zaman içinde bu özel ay ile özdeşleşerek anılmaya başlanmıştır. Bu geleneksel alışkanlık, güllaç tatlısının yalnızca Ramazan dönemlerinde tüketilmesini destekleyen önemli bir unsurdur.